4 Kasım 2007 Pazar

Portakal Yemenin Usulü

Ben; bizardan anlatacağım, “Portakal Yemede Radikal Çözümler” durumunun her ailede yaşandığını düşünüyorum. Ama korkarım ki bu Elmasoğlu ailesinin tarhinde yaşanmış özel bir dönemdir.

Portakal ilk dönemlerde şöyle soyulurdu;
Önce kafası kesilirdi. Sonra bıçağın sivri ucu, portakalın kenarından sokulur ve daire şeklinde kabul ve dilimler arasında parmakların kolayca girebilmesi için oyuk açılırdı.
Sonra portakal kabuğu , baştan uca doğru belirli dilim aralıklarında yesilirdi.
Bıçak bir kenara konur, iş parmaklara devredilirdi.
Baş kısmında açılan oyuk yardımıyla, dilimlenmiş portakal kabuğu portakaldan ayrıştırılır, ve neticede ortalama 5-6 kayık şeklinde portakal kabuğunuz olurdu.
Bu kabuklar, sonradan oynanmak üzere kenara atılırdı.
Soyulmuş portakalın dilimleri arasında iki elin başparakları sokulur ve kibarca yanlara açılaraktan portakal bölünürdü... Portakal suluysa, parmaklarınız vıcık vıcık olur, bazen akan portakal suyu baş parmağınızın bitiş yerini de geçerek bileklerinize ulaşırdı ki bu irenç bir durumdu! İnsanı portakaldan soğuturdu.

Kenara ayırdığımız kabuklara gelelim. Küçkken bu kabuklardaki beyaz bölümü, bir balıkçı edasıysal, turuncu bölümden sıyırmaya bayılırdım. Sıyrılmış turuncu bölüm nokta nokta olurdu... ortadan ikiye katladın mı suyunu fışkırtırdı. Portakal değil ama mandalina kabukları, arkadaşlar – kardeşler arasında doğal su tabancası görevini de görürdü... Ama ben küçükken hep korkardım onlardan, gözüme kaçarsa diye. Acıtırdı namussuz çünkü...

Detaylarıyla aktardığım bu usul, ben ortaokula kadar devam etti sanıyorum ki. Sonra nereden gördüm bilmiyorum, yep yeni bi usulle karşılaştım.... şaşırdım. Bir o kadar da heyecanlandım tabi... Artık sulu portakal kabusunun sonu gelmişti!

Bu yeni usulde, portakal boyundan değil, enine kabuklarıyla birlikte ince ince kesiliyordu. Ortaya 5-6 tekerlek dilimli portakal çıkıyordu. Sonra elle bu dilimler bölünüyor, çıkan minik minik portakal üçgenler, kabuğundan ağızla sıyrılarak yeniyordu. Bayıldım!! Bu usulü eve de getirmek istedim.. Zorlandım.

İlk zamanlar, annem beni bi payladı, “Doğru ye şunu” diyerekten. Sonra umursamaz oldu. Bakmıyordu bana. Portakalı yiyordum ya gerisi önemli değildi. Ama o, eski usulle yemeyi sürdürdü. Tabi babam da. Ablamın gözü bendeydi. Ama o da sanıyorum ki bu yeni usule hemen geçemeyecekti.

Nasıl oldu, kimden gördü bilmiyorum! Bir gün annem bu yeni usulü eski usulle birleştiren yep yeni bir çözüm buldu. Eminim ki benden kaynaklanmıyordu ama. Kesin bi misafirlikte felan gördü.
Annem protakalı eski usulle kesiyor, fakat son aşaması olan, dilimlerinden ikiye ayırma işlemi yerine, soyulmuş portakalı tekerlek dilimler halinde eninden kesiyordu.
Hiç sevmedim!

Yani brokrasi gibiydi! Annemin derdi belli, kabuklarından portokalı sıyırmak için dişlerini kullanmak istemiyordu.

Gelelim günümüze. Bu günlerde ben portokalı yeni usulle yemeyi sürdürüyorum.
Annemse, yeni usule ayak uyrdurmaya çalışıyor zaman zaman, ama yarattığı o melez usulle.

Efendim, işte bizim ailenin, liberal duruşu.
Afiyetler olsun.