18 Şubat 2007 Pazar




Yazmak istemiyorum.
Yazacak tek kelimem bile yok. Yanıp sönen çizgiden çok daha iyiyim aslında ama... Yazabileceğimden çok daha fazlasını yazmak istediğim için olabilir, biraz tıkalıyım.
Bu gün uzaydaki bir elma gibiyim.
Bir elmayım. Uzaydayım. Boşlukta. Amaçsız. Yalnız.
Çürüyemiyorum, ama yuvarlanamıyorum da. Öyleceyim.
Kirlenemiyorum mesela, ama sulanamıyorum da bi yandan.
Azalamıyorum da, çoğalamıyorum da.
Bundan olsa gerek yazamıyorum...
Sıkışmışım, bi yandan da gevşeğim.
İki arada bi deredeyim. Gidecek pek çok yer, yapacak pek çok iş olsa da, varamıyorum da uzaklaşamıyorum da.
Etraf pek güsel, pek hoş. Renkli ve renksiz, havadar ve hafasız.
Nefes alamıyorum da veremiyorum da. Bi enteresanım.


6 Şubat 2007 Salı

Sokak Çiçekçisinin Hayatımdaki Yeri

Sokak çiçekçileri acayip bişi... Bi kere, bulunduğu sokağı, mevsim çiçeklerinin kokusu ile dolduruyor! Bir de birden fazla çiçekçi aynı hat üzerinde belli aralıklarla bulunuyor. Yani birini ıskaladın mı, diğerinde gözün kalacak, parayı bırakacaksın!

Sabah sabah alınan sokak çiçeği gibisi yok...
Bi kere en taze çiçek senin oluverir. Sonra senden aldığı para ille de "siftah"tır. Eline geçirir geçirmez, bütüüün çiçeklerin üzerinden gezdirir, bir dua okur. Sen de duanı alır ilerlersin. Dua almak önemli, insan kendini daha bi huzurlu hisediyor.
Bu nedenledir ki sabah sabah, sokak çiçekçisinden alınan çiçek için fazla pazarlık edilmez.

Bir de elinde bir demet mevsim çiçeği ile yürüyince başka biri oluverirsin. Sanırsın ki köşedeki çocuk kitapçısının sahibisin (bknz - You Have Got Mail)
Aman allahım.. Zıplayarak yürümeye başlarsın.
Sanırsın ki metronun merdivenlerini değil de, sarmaşıklar dolanmış sokakların arnavut kaldırımlarını çıkıyorsun.

güsel şey sabah alınan çiçekle yürümek.

E sonra bu çiçekçilerde rengaren bi sürü çiçek olur, döşerler böyle bol bol herbiryerde, sen ne kadar büyük bir demet alsan da gözün hep diğerlerinde kalır. Zira, sokaktan aldığın çiçek gözüne hep az görünür.
Sonra bir de baharda, el arablı çiçekçiler papatya satar. Ay bir demetle yetinemez, bütün arabayı almak istersin. Öylesi güseldir çünkü : ) bi an işi gücü bırakıp, sen de arabayla çiçek satmak istersin öyle bişidir.

Eh, bir de sokak çiçekçisinin güzelliği 24 saat açık olması tabi (bknz - Taksim Meydanı) Bu da ne demeeek?:
Birinin doğum günü-sevgililer günü-yıldönümü mü unutuldu?!
Sevgiliyle aralar mı açıldı?!
Ani bir misafirliğe eli boş gitmek olmaz mı?!?
Saatin hiç bir anlamı yok. Git en taze, en bol, en ucuz, en samimi buketi yaptır götür! Fazladan bir öpücük daha bile kaparsın!!
(Haydi bu da size küpe olsun)

İyi geceler...

Yaw Bırakırım Kardeşim - I


Bu sitenin varlığından haberdar nadir arkadaşlarımdan biri bir öneride bulundu.

Dedi ki:

Madem sigarayı bırakmak istiyorsun
Blog her derdine deva olsun
Yazarsın gün gün hislerini
Olursun sigarayı bırakanlardan biri
Yardımcı olur hem yazmak sana
Hem de gösterirsin başarını tüm dünyaya

Tabi bu kadar lirik bi anlatım olmadı onunki. Ve elbette bu kadar kötü de olmadı.

Sigara tam bir bağımlılık. Bir uyuşturucu bağımlısından tek farkın, hayata devam edebiliyor olman (geçici bir süre)
Neyse, tüm bu sigara mevzusu neticesinde kendi bedenimi hırpalayıp da ömrümü kısaltma fikri içimi daraltıyor.

İlk bırama teşebbüsümde, bu günlük olayını eski usul, defter ve kalemle yaptım ama sanırım paylaşmak insanda farklı bir sorumluluk yaratcak.

Evde bir dal sigara yok. Ve bu azaltma serüveninde dahi çuvallamak üzereyim. Bu soğukta sıcacık yatağımdan çıkıp da bakkala gitcem diye korkuyorum.

tik tak tik tak... zaman geçmiyor...

1 Şubat 2007 Perşembe

Çocukluğumdan kaldı - I

Yumurta Sepeti
Fırın Ağzı
HorHor Çeşme
Aynacılar
Kemancılar
Düz Bayır
Bitli Çayır...

Har Har Çalışıp Hor Hor Uyuyamama Durumu



Çok bilimsel ve teknolojik(!) olarak açıklıyorum.
Tüm gün, har har çalışıp da gecenin bir körü hor hor uyuyamamızın nedeni nedir?

Hemen izah ediyim: Bilgisayarında 32tane dosya aç... hepsi har har çalışsın. Sonra bilgisayarı çatanak diye kapamaya çalış bakalım!! olmaz işte öle.

Önce tek tek klasörlerinizi Save edip, kapatınız. Sonra Başlat butonundan bilgiayarı kapatınız. Aksi halde bilgiayarınız hır hır hırıldamaya başlar. Yanlardan dumanlar çıkarır.. bi an için pervalenelip havaya uçacak sanırsınız...

İşte saat 01:54 itibari ile, benim küçük aklım da shut down moduna geçemedi henüz. O da dosyalarını kapatıp biras dağılmak istedi tabi. Bu nedenledir ki bloga gelip bir kaçsatır tuşlamak istedi...

Tuşladı da nooldu?! Günün birinde delete edilecek bir post girmiş oldu.

İki de resim kesip yapıştırdı. Velhasıl uğraştı durdu...