9 Nisan 2007 Pazartesi

Paskalya'dan notlar

Yumurtamurta'nın büyük günü bu gün. Ve bu günler paskalya.
Şimdi bu günlere özgü geçmişe gidecek olursak, aslında pek de öyle can alıcı bir hikaye bulamam. Yani bir sabah uyandığımda neden tavukların rengarenk yumurtlamış olduğunu hiç sorgulamamışım...

Ama, neden "Burda" dergisindeki gibi, yumurtalara desen yapamıyor oluşumuzu hayli sorgulamışımdır. Gerçi annem büyük bir çaba sarfeder her sene, onlarca yumurtayı kırmadan pişirip, en az lekeyle boyamak için. Yine de ne hikmetse, her seferinde oldukça fazla fire verir ve mutlaka lekeli boyanır yumurtalar.
Buna rağmen, lekeli yüzlerini altlara saklayarak, koca bir çanağın içine dizilen rekli yumurtalar, üzerleri yağlı pamukla ovuldu mu acayip güselleşiverirler birden.

Yine bir ritüel olan, kendimi bildim bileli dizilen o aynı plastik yapraklar tabak altına önce bir serilir. Sonra en hasarlı yumurtalar altta olmak koşuluyla, renk homojenine dikkat edilmek suretiyle üst üste dizilirler ve en üste de muhakkak sahte fakat bir o kadar da rekli ve desenli yumurtalar, tavuk - civciv - tavşan gibi süslemeler eklenir.

Eskiden, içleri açılan emayeden yumurtalarımız vardı. Üzerleri desenli. İçlerine draje çikolatalar doldurur kapatır en üste bunları koyardık. Yoklar artık. Yerini başka bişiler aldı. Ama ben yine de onları özlüyorum.

Elbette bir de işin içinde çikolata vardır. Yine tavşan - yumurta ya da tavuk şeklinde çikolatalar.
Eskiden, bu çikolataların içlerinde de şekerler ve minik çikolatalar saklı olurdu. Onları çok severdim ama artık yapılmıyor.

Bir de senelerden bir sene, kinder süpriz yumurtası yeni mi gelmişti Türkiye'ye, biri mi getirmişti yurtdışından bilemiyorum ama ilk bir paskalya günüydü onunla tanıştım... Sonra her paskalya alınır oldu, sonra da özel özel günlerde, anacığım biz küçük kuşlarını sevindirmek için alıyordu. Son son kesildi. Almıyor artık : ) Sefgilim alıyor şimdi.

Annem beni işte böyle bir paskalya günü doğurmuş mesela. Her paskalya anlatılan bir olaydır bu da.
Garip olan ise, her paskalya her zaman aynı güne gelmez ve hatta, babam farklı annem farklı günler aynı olayın yaşandığına inanıp kutlar. Yine de ne hikmetse, 4 senede bir aynı güne denk gelir bu kutlama. O zaman her nedense daha fazla yumurta boyanır! anlam veremem...

Netice itibari ile, İsanın çarmağa gerilmesi ardından, tabuta konması ve fakat, mezarına gelenlerin, tabutta onu bulamaması, ölü bedeni yerine ise, bembeyaz elbiseleri ile karşılasması ve bunun üzerine İsa'nın göğe, Tanrı'nın yanına gittiğine inanmalarıdır bu bayramın bayram olmasının nedeni.

Yumurta olayı ise hayli karmaşık, ama şimdi burda bunları anlatarak propogandaya çevirmeyeyim olayı. Merak edenler araştırıversinler.

8 Nisan 2007 Pazar

Boşa

Aslında garipsememek lazım etrafta olup biteni.
Aslında kendi kendime dost olmam lazım da gülüp geçmem lazım.
Öyle bir dünyada yaşıyorum ki yalnız ben, bizzat ben kendim... başka pek kimse yok benden orda.

Onun için tuhaf karşılamamam lazım etrafta olup biteni. Kabul etmem lazım kişileri.
Zorlamamam lazım mesela, olamayacakları bir ben olmaya etrafımdakileri. Ve ayıplamam büyük hata, sevgisiz yapılanları.
Nasıl olsun ki? Ben bambaşka bir dünyada yaşıyorum yapayalnız.
Burada oksijen yok. Karbondiyoksit yok. Burada yer çekimi yok. Atmosfer yok. Nasıl olsun da aynı olsun ben ve bir başkası.

Onun için üzmemeliyim kendimi boşa.